Pazar, Mayıs 19SOSYOHENDİS | Algılar | Yönelimler | Değişimler
Shadow

Türkiye’yi Göklere Çıkaran Teknoloji: Dronelar

Drone pilotluk eğitimi. Daha önce duydunuz mu? Evet böyle bir eğitim ve böyle bir meslek var. Hatta drone ehliyeti diye bir belge var. İlk başta askeri amaçla kullanılan dronelar, artık fotoğrafçılık, taşımacılık gibi sivil amaçlarla da kullanılıyor. Uzaktan kumanda ile yönetilen dronelar, insansız hava aracı olarak da nitelendiriliyor.

Bugün çok farklı alanlarda kullanılan dronelar, üretimi de bir o kadar yaygın ve montaj süreci bir o kadar kolay. Bu yönünü çok iyi değerlendiren Türkiye, drone teknolojisinde dünyada sayılır üreticiler arasında yerini aldı. Özellikle savunma sanayi alanında geliştirdiği İHA’lar ve SİHA’lar yüksek teknoloji ürün ihracatı kaleminde Türkiye’ye artı puan kazandırıyor.

Bu yazıda, droneların tarihsel gelişimini, insansız hava araçları yönünü ve Türkiye’de drone teknolojisi denilince akla gelen insansız hava aracının kullanım amacını, etkilerini ve sunuçlarını yazdım.

Droneların Tarihsel Gelişimi

Droneların tarihsel gelişimi, robotların üretimiyle başladı diyebiliriz. Uzaktan radyo frekansları haberleşerek yönlendirilen dronelar, uçan robotlardır. Helikopteri kumandasıyla uçuran pilot, aynı şekilde uzaktan kumanda ile daha küçük ebattaki bir uçan insansız hava aracını uçurabiliyor. Bunun ilk örneğini 1950’lerde Vietnam savaşında Amerika kullandı. Ryan Firebee isimli ilk drone, havadan veya yerden fırlatmalı çalışan droneların prototipi olarak yer aldı.

Haberleşmenin gelişmesiyle uzaktan kumanda ile yönetilebilir dronelar kullanılmaya başlandı. İlk başta askeri alanda keşif ve gözetleme amaçlı kullanılırken, mühimmat ve silahla donatılarak karşı taarruz işlevi kazandı. 2010’lar ile birlikte sivil hayata girerek fotoğrafçılık, taşımacılık, arama-kurtarma gibi sivil amaçlara hizmet edecek şekilde geliştirildiler.

Drone Teknolojisi Nedir?

İlk başlarda Amerika ve İsrail kontrolünde olan drone teknolojisi, drone üretim sürecinin hızlı ve kolay bir şekilde uygulanabilir olması Çin, Fransa, İngiltere, Hindistan, Türkiye gibi ülkelerin piyasaya girmesini sağladı. Temel olarak motor, haberleşmeyi sağlayan ve uçağı yöneten mikroçip ve diğer fiziksel ekipmanlardan oluşan dronelar, belli başlı mühendislik hesaplarıyla üretim sürecine hızlı ve kolay bir şekilde dahil edilebiliyor.

Her üretilen drone kendine has şifreli haberleşme protokolüyle diğer dronelardan ayrılıyor. Bu sayede üretilen drone hem güvenli hem de biricik oluyor. Tabi bu özellik ticari amaçlı satılan dronelarda göz ardı ediliyor olabilir. Bununla birlikte dışardan müdahaleye açık droneların en basit ifadesiyle çalınmasına sebebiyet verebilir. Özellikle günümüzde artık kişiselleştirilen dronelar başkalarının eline geçmesi bilgi güvenliğini tehdit edebilir, başkalarının kişisel verilerini çalmada araç olarak kullanılabilir.

Bunun yanında droneların suikast amacıyla da kullanıldığını 2020 yılında gördük. İranlı komutan Kasım Süleymani ile birlikte sekiz İranlı asker bir drone saldırısı sonucu Irak’ta öldürüldü. Bu durum dünyada farklı tepkiler oluşmasına neden oldu.

İşin siyasi sonuçlarının dışında Türkiye’de şöyle bir etkisi olduğunu görebiliriz. Bugün özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerde drone uçurmak hangi amaçla olursa olsun izne tabi tutuluyor. Belli bölgelerde ise yasaklanmış durumda. Droneların kullanımının yaygınlaşmasıyla bir takım düzenlemeler, ehliyet gibi belgelendirmeler söz konusu olacaktır.

Dünyada ve Türkiye’de İnsansız Hava Aracı Üretimi

Dronelar, sivil amaçlar dışında ülke savunmasında stratejik bir önem sahip olmaya başladı. Keşif, gözlem gerektiğinde taarruz yetenekleri ile devletlerin odak noktasına giren insansız hava araçları, terör örgütlerin de ilgi odağı olmuş durumda.  New America’nın hazırladığı rapora göre 20’den fazla ülke insansız hava aracı ihracatı yapıyor. İnsansız hava aracı ihracatı yapan ülkeler sırasıyla şu şekilde:

https://img.datawrapper.de/2OrQp/full.png

Türkiye, Baykar Savunma ile 2016 yılından sonra insansız hava aracı ihracatı yapmaya başlıyor. Bu konuda çok önemli gelişmelere imza atan Selçuk Bayraktar, halk arasında özellikle üniversitelerde drone teknolojisinin ve diğer teknolojilerin yaygınlaşmasını sağlamak için Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali olan TEKNOFEST‘i her sene düzenlemekte. Hatırlarsanız eskiden Türk Hava Kurumu’nun ülke genelince düzenlediği maket planör yarışmasının yerini bugün TEKNOFEST aldı diyebiliriz.

Tabi ki tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin İHA’ları ve SİHA’ları kullanabileceği uygulama alanlarına ihtiyacı gösteriyor. Bu da Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde boyut değiştirmesine, buna bağlı olarak sınır ötesi operasyonların başlamasına sebep oluyor. Operasyonlarla birlikte yeni ihtiyaçların oluşmasına ve ihtiyaçları karşılayacak yeni teknolojilerin gelişmesine zemin  hazırlıyor. Bugün 4 ülkeye insansız hava aracı ihraç eden ve ihtiyaç halinde müttefik ülkelere kendi insansız hava araçlarıyla askeri destek veren bir ülke olarak karşımıza çıkıyor.

Bu aşama itibariyle Orta Doğu coğrafyasında İsrail’den sonra yeni bir lider olarak Türkiye alanda yerini alıyor. Suriye’deki iç savaşın çıkması, YPG, DAEŞ gibi terör örgütlerinin sınırda tehlike oluşturması, bunun yanında Türkiye’nin dış ilişkilerde yaşadığı yalnızlaşması, Türkiye’nin bu konuda adım atmasını hızlandırdı. 2020 yılına kadar kendi savunma alanında kullanan Türkiye, 2020 yılında İdlib’te şehit vermesiyle SİHA’larının etkinliği Suriye güçlerine karşı misliyle karşılık vermesi ile dünyaya göstermiş oldu.

Türkiye’nin İnsansız Hava Aracı Üretim Süreci

Türkiye’nin kendi askeri mühimmatı ve araçları üretme isteği uzun bir süredir var olan bir istek. 1975 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı sonucu Amerika’nın ambargosu ile karşılaşması, savunma sanayisinde yerelleşme politikaları konuşulmaya başlandı. Günümüze kadar geldiğimizde tank, uçak, gemi gibi projelere başlansa da istenilen sonuç elde edilemedi. Bu durum insansız hava aracı üretimi için farklı bir aşamaya geldi. Teknolojinin kolay bir şekilde transfer edilebilir, ekipmanların hızlıca üretilebilir olması Türkiye’nin drone teknolojisinde ilerlemesini sağladı.

Drone teknolojisinin Türkiye’ye dış politikada bir adım önde olmasını da sağladı. Mavi Vatan, Libya, Suriye gibi ülkelerde yaptığı operasyonlarda keşif ve gözlem noktasında kendi ihtiyacını gören, dışa bağımlı olmayan, istihbarat ithal etmeyen bir ülke konumunda oldu.

Türkiye’nin drone teknolojisinde ezberleri bozduğunu dile getiren American Purpose‘un Genel Yayın Yönetmeni Francis Fukuyama şunu da ekliyor.

ABD’nin drone politikasını eleştiren pek çok Amerikalı, ABD ve İsrail’in bu teknolojinin ana kullanıcıları olduğu bir dünyada hala yaşıyor. Ancak bu dünya çoktan ortadan kayboldu ve hızla dronların merkezi savaş alanı silahları haline geldiği bir dünyaya açılıyor. On yıl sonra bunun neye benzeyeceğini kimse tahmin edemez.

Francis Fukuyama | American Purpose

Türkiye insan kaynağı açısından potansiyeli yüksek bir ülke. Hem askeri anlamda hem de sivil sahada drone teknolojilerin varlığı gelecekte önemli bir değer olarak karşımıza çıkacak. Bunun yapay zeka ile desteklenmesi katma değeri yüksek teknoloji üretiminde örnek olacaktır. Bununla birlikte bu üretimi sürdürülebilir hale ancak güçlü bir pazarlama ile mümkün hâle getirilebilir. Ayrıca COVID-19 pandemisi ile motor ve mikroçip krizinin kapıda olduğu bir dönemde hazılıklı olmak gerekebilir. Tüm yönleriyle drone teknolojisi, ülkenin insan kaynağı ile birlikte hedef pazar olan ülkelerdeki Türkiye imajının güçlü tutulmasını, %100 yerli üretim sürecinin altyapısının da kurulmasını zorunlu kılıyor.

Beğendin mi? Buna benzer içerikler üretebilmem için beni Patreon üzerinden destekleyebilirsin.
Become a patron at Patreon!

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Sosyohendis sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et