Pazar, Mayıs 19SOSYOHENDİS | Algılar | Yönelimler | Değişimler
Shadow

5G ve Koronavirüs Arasındaki İlişki

Koronovirüs pandemisi ortaya çıktığından bu yana hayatımızda çok önemli değişiklikler oldu. Aynı zamana denk gelen 5G teknolojisi çalışmalarına bir kesim şüpheyle yaklaştı. Daha çok komplo teorileri üzerinden değerlendiren bu kesimin dikkat çektiği konulardan birisi, 5G ve koronovirüs arasındaki ilişki. Alışkanlıklarımızı bir kenara bırakıp yeni normale uyum sağlarken gerçekten böyle bir ilişki var mı?

koroavirüs ile 5g arasındaki ilişki merak edilen bir konu

5G ve Koronavirüs Arasındaki İlişki

Aşılar, chemtrails ve baz istasyonları. Komplo teorisyenlerinin sıklıkla başvurdukları iddialar. Endüstri devrimi sonrası ortaya çıkan bu ve buna benzer iddialar, teknolojinin yaygınlaşmasıyla boyut değiştirdi. Gelinen noktada 5G baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik dalgalar DNA’da bir takım değişikliklere sebebiyet verdiği ve bu sebeple koronavirüsü yaydığı iddia ediliyor.

Elektromanyetik Dalgaların İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkisi

Biraz daha geri sararsak, bu iddiaların yeni olmadığını anlayabiliriz. Temelde elektromanyetik dalgaların insan sağlığı üzerindeki etkisi devamlı konuşulan bir konuydu. Bir mahalleye konuşlandırılan baz istasyonlarına toplum bu açıdan devamlı tepki göstermiştir.

Ülkemizde cep telefonunun günümüzdeki kadar yaygınlaşmadığı dönemde, otobüslerde cep telefonunun kapalı tutulması isteniyordu. Gerekçe olarak, otobüsün fren sistemini etkilediği düşünülüyordu. Buna benzer baz istasyonu bulunan mevkilerde çok trafik kazası oluyordu ve bunun sebebinin baz istasyonunun yaydığı elektromanyetik dalgalar olarak açıklanıyordu.

1G’den 5G’ye Mobil Haberleşme

Mobil haberleşmede 1G adı verilen birinci nesil mobil ağ, 1980 yılında kullanıma başlandı. 1990’larda 2G, 2000’lerde 3G, 2010’larda 4G olarak karşımıza çıktı. Teknik olarak baktığımızda ilk başta saniyede 100 kelimelik bir doküman indirme hızına sahipken bugün saniyede yüksek kalitede 30 dakikalık video indirebilecek kapasitede mobil internet bağlantısına sahibiz.

Elektromanyetik dalgaların genliğini ve etkisini belirten frekans değerleri ise 150 MHz’den 8 GHz’lere geldi. Bu 5G ile 300 GHz seviyelerine çıkacak. Bu da yüksek frekansta yayılan dalgaların yoğun olduğu bir ortamda yaşamak anlamına geliyor. Ayrıca, veri iletimini sağlayan bu dalgalar gün geçtikçe daha çok cihaza ulaşmaya çalışacak.

Hane Başı İnternete Bağlanan Cihaz Sayısı Artıyor

2000’lerin başında evdeki internete bağlı sadece bir adet bilgisayar varken, bugün bir evde bir çok cihaz internete bağlı durumda. Türk Telekom‘un 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de hane başına internete bağlı kişi  sayısı 3,4 oldu. Siemens’in yaptığı araştırmaya göre 2015 yılında 15 milyon civarı olan internete bağlanan cihaz 2018’de 23 milyona ulaştı. 2021 sonunda 35 milyon olması muhakkak.

Bu durumda daha kararlı, daha hızlı, daha sürdürülebilir bir mobil ağ altyapıya ihtiyaç var. Bu da baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik dalgaların hem enerji açısından hem de yoğunluk açısından artışına neden oluyor. Bunun da canlılar üzerinde bir takım etkileri olacaktır elbette. Peki koronavirüsün yayılmasına ve bulaşmasına etki ediyor mu? 5G baz istasyonlarının dalgaları koronavirüsün mutasyona uğramasına ve saha uzak noktalara ilerlemesine sebep olabilir mi?

Elektromanyetik dalgaların insan sağlığı üzerine etkisi yarım yüzyıldır araştırılan bir konu. Genel kabul şu şekilde: İki tip elektromanyetik dalga var. Bir tanesi ışımalı diğeri ışımasız. Işımalı olan dalga çevresine bir takım elektron parçaları yayılıyor. Bunun en önemli örnekleri Hiroşima’da ve Çernobil’de gördük. Atomun yapısının bozulmasıyla parçaçıklar, elektromanyetik dalgalar halinde yayılır. Etki ettiği canlıda farklı boyutta bozulmalara neden olur. Ölümüne sebep olabilir.

Diğer elektromanyetik, ışımasız olarak yayılır. Radyo dalgası olarak ifade edilen bu dalgalar, havanın taşıyıcı özelliğinde faydalanarak antenler ve vericiler vasıtasıyla iletilir. Haberleşmenin temeli de buna dayanır. Bu iletim sırasında atomun yapısında hiç bozulma olmaz. Aynı şekilde iletilir.

Uluslararası Işımasız Radyasyon Koruma Komisyonu: ICNIRP

Genel kanı şu şekildedir: Işımalı elektromanyetik dalgaların insan sağlığı üzerinde kesin zararı vardır. Diğeri olan radyo dalgalarının insan sağlığı üzerinde tespit edilmiş bir zararı yoktur. Bunu destekleyen en önemli kurum Uluslararası Işımasız Radyasyon Koruma Komisyonu olan ICNIRP. Bu alanda çalışma yapan tüm şirketler ICNIRP’ın yönergelerine göre hareket ediyor. Komisyonun belirlediği sınırların altında olması dalganın insan sağlığı üzerinde tespit edilmiş bir etki olmadığı anlamına geliyor. SAR değeri diye ifade edilen bu değerler cihazların üzerinde belirtilmiş ve satışa sunulmadan önce bu değer tespit edilip, o şekilde satışa sunuluyor.

Tabi, ICNIRP’e muhalefet eden bir takım bilimsel makaleler de var. Avustralya Radyofrekans Bilimsel Danışma Kurulu‘nun 2226 çalışmada %68 oranında ışımasız radyo dalgaların insan sağlığı üzerinde önemli biyolojik etkiler olduğunu ortaya koydu. Elektromanyetik dalgaların biyolojik etkilerini ortaya koymak için bir araya gelen dünya çapı bir grup akademisyenin bir araya geldiği BioInitative Grup, 1800 farklı araştırmadan elde ettiği sonuçta şu sonuçlara vardı: otizm, alzhaymır, beyin kanseri, zayıf sperm kalitesi, lösemi.

Tüm bu ve buna benzer iddiaları reddeden ICNIRP, gerekçe olarak da yapılan araştırmaların bilimsel yeterliliği karşılamadığını ve ilgili uzmanlarının görüşünün olmadığını belirtiyor. Bu tartışmalar arasında geline noktayı Kaliforniya Üniversitesi’nden epidemiyoloji profesörü Leeka Kheifets şu şekilde ifade ediyor:

Sağlık risklerinin varlığının kesin olduğunu düşünmüyorum ama sağlık riski olmadığı da kesin değil.

Prof. dr. Leeka I. Kheifets

Koronavirüs ile 5G Arasında İlişki Var mı?

Bilimsel açıdan cevap verecek olursak, ortaya konulmuş bir ilişki yok. Fakat Hindistan’dan gelen görüntüler sanki koronovirüsün 5G ile bir ilişkisi olabileceği akla getiriyor. 2021 ile başlayan Hindistan’daki 5G baz istasyonu çalışmalarının artmasıyla koronavirüs sayılarından da artış gösterdi. Bu da bu tür iddialara gerçeklik payı kazandırıyor.

Tüm bunlarla birlikte elbette bu şekilde koronavirüs ile 5G arasındaki ilişki ortaya konulamaz. Bir inanç olarak sunulan fikir ile deneysel ispata dayalı bir fikir bir tutulamaz. Gerçekten bir ilişki olsa da bunu bilimsel olarak ispatlayacak bir kanıt yok. Bu da insanlığın varlığından bugüne yaşanan dogma ile bilimin tartışmasından öteye gidecek bir konu değil. Yıllardır evrim ile yaratılış karşılıklı tartışır fakat sundukları argümanlar hiçbir zaman karşı tarafın temelleri ile bağdaşmaz. Tartışma sürer gider.

Sosyolojik Açıdan Komplo Teorisi

Bilim dünyasında tablo böyle iken işin halka bakan yönü çok farklı. Yapılan araştırmalar insanların komplo teorilerine inanmalarının altında güven olgusunun olduğunu ortaya koyuyor. Sosyolog Prof. Dr. Veysel Bozkurt’un 2020 yılında yaptığı 5300 kişilik araştırmada %82’lik grup insanların genelde güvenilir olmadığına inandığı sonucu çıktı. Risk toplumu içerisinde yaşayan toplumlar karmaşık olana değil basit olana inanmaya eğilimlidir.

Bu açıdan bakıldığında koronavirüs ile 5G arasındaki ilişki bugünkü bir mesele değil. 1970’lerde bir grup müslüman, hoparlör vasıtasıyla okunan ezanların, mikrofonla kılınan namazların kabul olmadığına inanıyorlardı. Bugüne geldiğimizde ezan merkezi okunurken, camilere sığmayan cemaate hoparlör yetişmiyor. Buna benzer havada arkasında bultu bırakan uçakların yıllardır havaya kimyasal bıraktığı söylenir. Bununla koronavirüsün ne alakası var derseniz, sosyolojik açıdan benzerlik olduğunu söyleyebilirim.

Toplumlar, topluluklar hayatlarını altüst eden değişimler karşısında bulundukları konum itibariyle korelasyon kurmak isterler. Ortada olan bir sorunun kök sebebine inmek isterler ve bir cevap bulurlar. Bu cevap ortadan kalkarsa sorunun da ortadan kalkacağını düşünürler. Basit olan cevabı kabul ettikleri için bilimsel camia tarafından aşağılanırlar.

Buradaki temel sorun, bilimsel yöntemler ile halkın bakış açısının farklı olması. Bilimsel yöntemlere göre bir  hipotezin kabul edilebilir olabilmesi için bağımlı/bağımsız etkenlere bağlı olarak deneylerden geçmesi gerekmektedir. Deney örneği ne kadar çoksa o kadar kesin sonuca yakın olunur. Bunun dışında bu konuda tespit edilmiş bir bulgu yoktur.

Bilimsel Kanıt veya Komplo Teorisi

Koronavirüs ile ilgili teyitçilerin verdiği cevaplarda genellikle şu ifade geçiyor. “bilimsel kanıt yok” Yani, üzerinde yapılmış bir araştırma yok veya yapılmış araştırma olsa da otoriteler tarafında kabul edilmemiş, bilimsel dergilerde yayınlanmamış.

Bunun tan aksine geçtiğimiz günlerde bir makalede 5G ile koronavirüs arasında ilişki kuran bir bilimsel makale tepkiler üzerine veritabanından kaldırıldı. Sosyal medyada koronavirüs ile ilgili komplo teorisi geliştiren hesaplar bu makaleyi sıkça paylaştılar. Kaldırılmasıyla haklı olduklarını dile getirdiler.

Makale 5G baz istasyonlarının yaydığı dalgaların koronavirüsün resptörlerinin anten gibi algıladığını ve bu şekilde yayılabileceğini ve mutasyon geçirebileceğini ifade etti. Bilim etiği kurulu ilgili makalenin yöntemlerinin yanlış olduğu ve makaleyi hazırlayanların uzmanlık açısından COVID-19 ile dolaylı ya da direkt ilgisinin olmadığını dile getirdiler.

Yasaklamalar Komplo Teorilerinin Yayılmasını Hızlandırıyor

Buna benzer bazı içerikler de YouTube’dan kaldırıldığı için eleştirilmişti. Yasaklamalar, engellemeler, ifade hürriyetine bir takım kurumsal yaptırımlar komplo teorilerinin yayılmasını hızlandırıyor. Çünkü toplumlar gün sonunda bilimsel veriler yerine kendi salt gerçeğine bakarlar. Bugün işe gidemiyor, marketten istediğini alamıyor ve bunun sebebi olarak bugün 5G olarak görüyor.

Koronavirüs ister dünyayı kontrol etmek için bir biyolojik silah olsun, isterse bir hastalık olsun sonuçta insanlar zulüm altında olduğu bir gerçek. Doğudan batıya bir yanda göç hareketliliği her geçen gün artarken diğer yandan popülizm gibi radikal fikirler demokrasiyle iktidar oluyor. Salt gerçekle yüzleşen toplumlar bu iki durum arasında sıkışıp kalırken bir çıkış yolu arıyor. Bu çıkış yolu her zaman basit olan tercih etmekten başka seçenek bırakmıyor.

Beğendin mi? Buna benzer içerikler üretebilmem için beni Patreon üzerinden destekleyebilirsin.
Become a patron at Patreon!

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Sosyohendis sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et