Pazartesi, Aralık 23SOSYOHENDİS | Algılar | Yönelimler | Değişimler
Shadow

Ziya Gökalp’in Sosyolojik Açıdan Düşünce Hayatı

Türk düşünce ve siyasi yapısı, Osmanlı Devleti’nin ilk defa toprak kaybını yaşadığı Karlofça Antlaşması’yla şekillenmeye başladı ve 2. Abdulhamid döneminde yoğunlaşarak günümüze kadar geldi. Bu açıdan Sosyoloji, Türkiye’de hiç de küçümsenemeyecek bir tarihe sahip. XIX. yüzyılın son on yıllarından itibaren Osmanlı aydınlarının Avrupalı sosyologların eserlerini okudukları, onların eserlerini ve düşüncelerini çeşitli gazete ve dergilerde tanıttıkları, Avrupalı sosyal bilimcilerden çeviriler yaptıkları biliniyor. İlk dönemdeki bu çalışmalardan, sadece “okumak”la sınırlı kaldığı, Batılı sosyologlardan haberdar olduğu anlaşılıyor. Bunu takip eden süreçte, Avrupa sosyologlarının ve felsefecilerinin “okur”u olmaktan öteye geçerek memleket meselelerinin çözümünde kullanılmaya başlamasının tarihini de Ziya Gökalp’in Selanik’teki ve İstanbul Darülfünun’daki faaliyetleriyle başlatabiliriz. (Bulut, 2004)

Ziay Gökalp Fikir ve Düşünceleri

Ziya Gökalp ve sahip olduğu fikir dünyası, Türkiye sosyolojisinin temelini oluşturduğu gibi Osmanlı’nın tasfiyesi ve Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde aktif rol oynadı. Türk toplumun sosyoloijyle tanışmasına ve II. Meşrutiyet’ten itibaren Türkçülük akımının doğuşuna öncülük etmiştir. Aynı zamanda çok farklı konular üzerinde düşünen ve düşüncelerini yazıya döken bir entelektüeldir. Türkiye’de kurucusu olduğu sosyolojinin ve fikir önderlerinden biri olduğu Türkçülük düşüncesinin etkisini, Gökalp’in yazılarının büyük çoğunluğunda izlemek mümkündür. Bu özellikleriyle Gökalp çok dinli, çok dilli, çok etnikli Osmanlı imparatorluğundan, ulus-devlet özelliklerine sahip yeni Türkiye devletine geçişin yaşandığı bu süreçte Türk siyasal ve düşünsel hayatında önemli konuma sahip bir düşünür ve ideolog olarak karşımıza çıkmaktadır. (Karakaş, 2008) Ziya Gökalp’in fikri altyapısı incelendiğinde Türk düşünce ve siyasi hayatında etkili olan Dr. Abdullah Cevdet, Namık Kemal gibi isimler yer aldığı gibi Alfred Fouille, Bergson, G. Le Bon, Emile Durkheim gibi batılı düşünürlerin de olduğu görülüyor. Bunun sonucunda “Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak”tan “Türkçülüğün Esasları”na doğru evrilen bir düşünce yapısıyla Ziya Gökalp, kültür milliyetçiliği fikrini savunduğu gibi, ırkçılığa karşı çıkıyor. 

20yy. Sonu Diyarbakır ve Çok Uluslu Toplum Yapısı

Ziya Gökalp’in düşünce hayatı, doğduğu Diyarbakır’da oluşmaya başlıyor. Dönem itibariyle çok uluslu bir yapıya sahip olması, muhaliflerin sürgün yeri olması açısından Diyarbakır, farklı fikirlerin buluşma noktası olma özelliğine sahip. Böyle bir ortamda neşet eden Ziya Gökalp, çeşitli fikirlerle tanışma fırsatı yakalıyor. 

Farklı ulusal geleneklerin çatışma halinde olduğu bir sınır bölgesinde dünyaya gelen Gökalp’in bu ortamı yaşaması, onun devlet sorunlarından, muhalif düşüncelerden ve dünya siyasetindeki gelişmelerden haberdar olmasını sağlamıştır. Ayrıca, Kürt, Türk ve Batı arasında kimlik sorunu yaşamasına yol açan Diyarbakır’ın çok değişkenli ortamı, Gökalp’in ulusalcı bir çizgiye kayarak düşüncesinin bu doğrultuda şekillenmesinde etkili olmuştur. (Karakaş, 2008) 

Hürriyetle ilgili ilk fikirlerinin oluşmasında, 1886 yılında girdiği Mekteb-i Rüştiye-i Askeriyye’de hocası Kolağası İsmail Hakkı Bey etkili oldu. Bu şekilde Fransızca’ya yönelen Gökalp, batılı eserlerle tanışması açısından önemli bir başlangıç oldu. Buna ek olarak babasının telkinleriyle Namık Kemal’in hürriyetçi fikirleriyle tanışmasıyla düşünce dünyası oluşmaya başladı. Bunun yanında, 2. Abdulhamid döneminde sürgün olarak Diyarbakır’a gelen Dr. Yorgi Efendi’den felsefe dersleri almasıyla birlikte amcasından aldığı İslami ilimler, kendisinde fikir çatışmaları yaşamasına neden oldu. Bu sebeple, geçirdiği intihar teşebbüsü ile dönemin materyalist düşünce temsilcisi Dr. Adullah Cevdet ile tanışma fırsatı buldu.

Abdullah Cevdet, Gökalp üzerinde iki hususta etkili olmuştur. Birincisi örgütlü ilişkilere girmesinde yol göstermiş olması, ikincisi ise, Batı düşüncesinin değişik bir yönüyle ilişki kurmasına katkıda bulunmuş olmasıdır. Bu anlamda Gökalp’i Avrupa’nın organizmacı sosyolojisi ve materyalist felsefesiyle tanıştırmış, bu alanda bilgilenmesi için de ona, Herbert Spencer, Gustave Le Bon, Ernest Haeskel ve Ludwing Burchner’in eserlerini temin etmiştir. (Karakaş, 2008) Bu şekilde birbirinden farklı kaynaklardan beslenmesi onu inanç ve inaçsızlık arasında sıkıştırdı. Bununla beraber, Gökalp’in fikri altyapısını oluşturan sentezci çaba, onun bu karmaşadan kurtulmasına yol gösterdiği gibi düşünce sistematiğini oluşturdu.

Osmanlı Devleti Son Döneminde İstanbul ve Toplumsal Çıkış Arayışları

Entelektüel düzeyde yeni fikir akımlarının oluşturduğu, bu akımların siyasi oluşumlara dönüştüğü bir dönemde İstanbul’a gelen Gökalp, çeşitli alanlarda siyasi bağlantı kurma imkânlarına kavuşmuştur. Bu süreç ise düşüncelerinin şekillenmesinde ve belirli bir seviyeye ulaşmasında önemli bir aşama olmuştur. (Karakaş, 2008) İstanbul’da tekrar görüşme fırsatı bulduğu Dr. Yorgi Efendi’den, Osmanlı’da yaşanan fikir hareketlerinden yola çıkarak “Türk ulusunun psikolojisini ve sosyolojisini tetkik etmek lazım!” (Gökalp, 1982) telkinini almıştır ve düşünce dünyasını bu yönde geliştirmeye başlamıştır. Diğer taraftan Gökalp’in İstanbul döneminde Türkçülük fikrinin oluşmasında etkili olan isimlerden biri Bakülü Hüzeyinzade Ali’dir. Yüz yüze görüştüğü Hüseyinzade Ali ile Türkçülüğe ilgisi artmıştır ve bu yönde eserler okumuştur. Bunun yanında, İstanbul’da tutuklu bulunduğu sırada Zaptiye Tevkifhanesi’nde tanıştığı Naim Bey isminde “ihtiyar inkılapçı”dan aldığı “Meşrutiyet’in hakiki bir mahiyette olabilmesi için bütün milletin onu anlaması lazımdır.” (Gökalp, 1982) ifadesini “Pirimin Vasiyeti” olarak kabul etmiştir. 

Tüm bunlar gösteriyor ki, Ziya Gökalp’in sosyolojik düşünce yapısının oluşmasında, Diyarbakır’da yaşadığı toplum yapısıyla beraber, İstanbul’dan edindiği fikirlere sentezci ve programcı yaklaşımla analiz etmesi etkili olduğı  anlaşılıyor.

Ziya Gökalp Selanik Günleri

İttihat ve Terakki’nin davetiyle Selanik’e gelen Gökalp burada kendi fikirlerini oluşturmakta özgür bir ortam bulur. Tanzimat döneminde Şinasi’nin başlattığı halka yönelme hareketleri ve dilde sadeleşmeye yönelik çalışmalar, Ziya Gökalp’te “Halka Doğru” şeklinde hareket edilmesi gerektiği kanısını oluşturur. Bunu oluşturmak için saraydan uzak, batıya yakın yer olması açısından Selanik bulunmaz bir fırsat doğurur. “Kâbe-i Hürriyet” olarak adlandırılan Selanik şehri, söz konusu kuramın doğup şekilleneceği en uygun yer olur. Ziya Gökalp, farklı düşüncelerin kolayca yaşayabildiği bu şehirde, meşrutiyet inkılâbını yeterli görmeyip daha çok gençlere ve yeni nesillere ışık olabilecek bir “nesil inşaası”na girişir. Böylece İstanbul’daki kültür sanat yaşantısına alternatif olabilecek çapta yeni bir hareket ortaya çıkmış olur. Bu “Yeni Hayat” hareketi olarak adlandırılır. (Türk, 2017)

Selanik döneminde başlangıçta Fransız filozof Alfred Foulille’nin etkisinde kalmasına rağmen, Durkheim sosyolojisinin iyi bir okuyucusu ve takipçisi olan Gökalp, bu ekolün etkisiyle “Türk Sosyoloji Ekolü”nü kurmuştur. Yine pozitivist bir yönü olan Gökalp’in topluma doğru bir yönelim gösteren toplumsal teoremi üzerinden Durkheim’in görüşleri belirgin olmuştur. (Gürsoy, Çapçıoğlu, 2006)

Durkheim ve Ziya Gökalp’in Sosyoloji Anlayışı

Ziya Gökalp, ulus kavramını belirginleştirdikten sonra vatanın kurtuluşu üzerine düşünmesi ve bu yönde çıkış noktası bulmak istemesi sonucu sosyolojiye ilgisi artmış, geçmişten gelen fikri altyapısıyla kendi Sosyoloji anlayışını oluşturma çabasına girmiştir. Osmanlı toplumunun farklı etnik kimlikleriyle dayanışma içerisinde bir ulus olarak ortaya çıkması sonucu, dönemin sorunlarına bir çıkış yolu bulunacağına inanıyordu. Bu açıdan Durkheim’e yönelmesi anlamlıdır. Ayrıca Durkheim’in Sosyoloji Usulünde Kaideler kitabını okumasıyla toplumsal sorunların siyasal boyutlu olduğunu ve yine siyaset aracılığıyla çözüleceğine kanaat getirmiştir. 

SONUÇ

Ziya Gökalp, bireysel olarak yaşadığı düşünce karmaşasına paralel, yaşadığı dönemdeki toplumsal olayların bir arada olması sonucu düşünce hayatını şekillendirmiş ve vatanın kurtuluşu üzerine fikirler üretmeye çalışmış bir fikir adamı ve sosyologdur. Ziya Gökalp’in Sosyoloji anlayışı, genellikle üst-yapısal meselelerle ilgilenen, tarihi önemseyen ve spekülatif olarak nitelenir. Bunun yanında sürekli savaşmak zorunda kalınan ve imparatorluktan ulus devlete doğru zorunlu bir gidişin olduğu, kimlik bunalımlarının egemen olmaya başladığı dönemde Gökalp, Türk milletine bir arada yaşayabilecekleri, karşılaştıkları zorluklara beraber göğüs gerebilecekleri bir öneri sunmaktadır. Bunun için, ortak terbiye almış bir milletin aynı kültüre sahip olduğunu dile getirmiş ve ırkçılığın olmadığı “kültür milliyetçiliği” düşüncesiyle “kültürün yükselmesinden uygarlık doğmaya başlar.” fikrini hayata geçirmek için sosyolojik çalışmalar yapmıştır.

KAYNAKÇA

Karakaş, M. (2008) Ziya Gökalp’e Yeniden Bakmak: Literatür ve Yeniden Değerlendirme. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 6(11): 435-476

Doğanoğlu, M. (2016) “Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak”tan “Türkçülüğün Esasları”na Ziya Gökalp ve Ulus Kavramı. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 71(4): 1195-1210

Bulut, Y. (2005) Türkiye’de Sosyoloji Sınıflamaları ve Ziya Gökalp. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 3(10): 91-103

Türk, H. (2017) Ziya Gökalp ve Yeni Hayat. Turkish Studies, 12(30): 463-474

Gürsoy, Ş. Çapcıoğlu, İ. (2006) Bir Türk düşünürü olarak Ziya Gökalp: Hayatı, kişiliği ve düşünce yapısı üzerine bir inceleme. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 47(2): 89-98Gökalp, Z. (1982) Makaleler VII (Küçük Mecmua’daki Yazılar), Abdulhaluk Çay (yayına hazırlayan)  Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, sf. 98-108

Beğendin mi? Buna benzer içerikler üretebilmem için beni Patreon üzerinden destekleyebilirsin.
Become a patron at Patreon!

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Sosyohendis sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin