Ortak acıların, umutların yaşandığı 2020 yılı geldi geçti. Toplumsal olarak etkilerini “Koronavirüslü 2020 Yılını Anlamak: Ortak Acı, Ortak Umut ve Elisabeth Kübler-Ross’un Keder Teorisi” başlıklı yazıda anlatmaya çalıştım. Bugüne kadar yaşanan salgınlardan az kayıpla çıktık. Fakat uygulamalar noktasında eşi benzeri görülmemiş uygulamaların uygulandığını dile getirmiştik.
Bu yazıda kapanma sonrası ekonomide yaşananları ve etkileri anlatmaya çalışacağım. Bunu anlatırken ekonominin en önemli çarkı olan AVM esnafı ve mal sahipleri seviyesinde değerlendirmeye çalıştım. Öncesinde ekonomide ne oldu onu anlamaya çalışalım.
COVID19’un Ekonomiye Etkisi
2019 yılının Aralık ayında Çin’de başlangıç gösteren COVID-19, eşi benzeri görülmemiş bir şekilde 2020 yılının başlamasıyla yayılmaya başladı. Başlangıçta ne olduğunu anlamayan sağlık otoriteleri, 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü’nü koronavirüsü pandemi yani küresel salgın olarak ilan etmesiyle alarm durumuna geçti. Bunun üzerine dünya genelinde sınırlar kapatıldı ve uluslararası seyahatler yasaklandı. Bu da küresel ticaretin en önemli lojistik ağının durması demekti.
2020 Yılında Salgın Nedeniyle Üretime Ara Verildi
Sınırların kapatılmasıyla ülkeler, ithalata dayalı üretim modelini sorgulamaya başladı. Çünkü salgın için en temel ihtiyaç olan maskenin bile hammaddesi Çin vb ülkelerden geliyordu. Bu ülkeler salgının en yoğun yaşandığı ülkelerdi. Sonrasında salgının yoğunlaşmadığı Türkiye gibi ülkeler bu yönde katkı sağlamasıyla üretimin olmadığı Avrupa ülkeleri rahat bir nefes aldı. Bu süreçte üretim yapan fabrikalar bantı durdurmak zorunda kaldı. Örneğin, önemli markalar, araba üretimlerine belli bir süre ara verdi.
Bunun üzerine dijitalleşmeye önem veren, çalışanlarına evden çalışma imkânı suna firmalar çalışmalarına sürdürebildi. Salgınla mücadeleye destek sunan, gıda gibi ürünleri online olarak temin eden markalar değerlerini artırdı. Bir yanda istihdam daralırken, uzaktan çalışabilecek pozisyonlarda genişleme, kurye gibi mesleklerde artış gözlemlendi. Tabi, salgınla mücadele ön planda olan sağlık çalışanlarında ölüm artışı oldu. Ayrıca kısa mesafe lojistik görevi üstlenen moto-kuryelerde trafik kazası kaynaklı ölümler görüldü. Bunlar da salgın ekonomisinin bıraktığı başka izler.
Salgın Sürecinde Esnafın ve Mal Sahiplerinin Durumu Ne?
Hükümetler, salgınla mücadele kapsamında bir takım önlemler aldı. Bu yönde insanların toplu buluşma alanlarına kısıtlamalar getirdi. Sokağa çıkmak ile ilgili risklerin hatılatılması insanları sokaktan uzak tuttu. Meydanlara, AVM’lere giriş çıkışlar yasaklandı. Bu da ekonominin en temel çarkının durmasına sebep oldu. Dükkanlar kapalı olunca, esnaf ile mal sahipleri karşı karşıya geldiler. Bir çözüm yolu bulmaya çalıştılar.
2020 Yılında Dükkanı Kapatılan Esnaf Ne Yaşadı?
Bu süreçte en temel sorun, esnaf ile mal sahipleri arasında anlaşmazlık yaşanması. Bunu tetikleyen etken kira ücreti oldu. Özellikle AVM’lerde durum farklı bir boyuta döndü. Birkaç AVM dışında özellikle yabancı sermayeli AVM’ler uzlaşıya yanaşmadılar. Kapalı olsa da kiranın ödenmesini istediler. Bu durumda Birleşik Markalar Derneği Başkanı Sinan Öcel şunları önerdi:
- Kira ücreti yarıya inmeli. Diğer yarısını gelir vergisinden düşülerek mal sahibine devlet tarafından ödensin.
- AVM’lerdeki sabit kira bedeli kaldırılsın, ciro payı yükseltilsin.
- Kiracı esnaf cezasız dükkanı boşaltmaya izin verilmeli.
- Tüm bunlar hiç olmazsa bir kereye mahsus yasayla düzenlenmeli.
Mal Sahipleri COVID-19 Salgını Sürecinde Ne İstiyor?
Kiraların döviz para biriminden Türk Lirası’na dönmesi, döviz cinsinden kredi ödemelerini zora soktu. Ocak 2021 itibariyle AVM’lerin toplam borcu yaklaşık 16,5 milyar dolar. Bunun yanında, sokak kısıtlamaları, hafta sonu yasakları, AVM’lerin cazibesini aldı. Bu da AVM’lerin değerleme fiyatlarını düşürüyor.
AVM Yatırımcılar Derneği Başkanı Avni Alkış, bunu “Türkiye’nin tapu değeri düştü” şeklinde açıklıyor. 2018’de ekonomik açıdan sıkıntılı olan AVM sayısının 120’den 2021’e gelindiğinde 200’ün üzerinde olduğunu dile getiriyor. Geçtiğimiz günlerde %30 hissesini 300 milyar dolara satan İstinye Park daha önce aynı teklifi reddettiğini belirtiyor.
Sonuç olarak, pandemi gibi belirsiz süreçlerde kira, aidat, hammadde gibi giderleri olan firmalar sorun yaşaması olası bir etken. Sorun yaşamamak adına dışa bağımlılığı en aza indirerek sürdürülebilir bir ticaret modelinin hayata geçirmek gerektiği anlaşılıyor. Bu sadece firmalar için değil, devletler için de aynı leyin söz konusu olduğu sonucu ortaya çıkıyor.